Uzun Saplı Kaşıklar


Anonim Masallarımızdan "Uzun Saplı Kaşıklar" çocuk masalı...

Zamanın birinde küçük bir ülkede insanlar huzur içinde yaşarmış... Günlerinin çoğunluğunu çalışarak geçiren bu insanlar, arta kalan zamanlarında yakınlarını ziyaret eder, hep birlikte muhabbet ederek saygılı ve mutlu bir hayat sürermiş. Ülkenin en yaşlısı olan Bilgin Dede, büyük küçük demeden herkesin sorunlarını dinler, çözüm arar, yardım edermiş. Bilgin Dede, ülke insanlarına yardım ettiği kadar ülke dışından gelen misafirlerin de soruları olduğunda yanıtlarmış.

Günlerden bir gün bu huzurlu ülkeye üç yabancı gelmiş. Tam bu sırada Bilgin Dede, halkı toplamış hoş sohbet eşliğinde bilgiler veriyormuş. Yabancılar da halkın arasına karışmış ve Bilgin Dede'yi dinlemeye başlamışlar. Bilgin Dede; 

-Sevgi, kiminin sadece dilindedir. Kimininse gönlünde. Siz sevgiyi gönlünde taşıyan, gönlünde yaşatanlardan olun.

Bu hoş sözü duyan misafirler, Bilgin Dede'nin ne demek istediğini anlamamış. İçlerinden birisi sesini yükselterek;

-Sevgi, sadece dilinde olanlar ile gönlünde olanlar arasındaki farklı bize gösterebilir misiniz? diye sormuş.

Bilgin Dede, başını yabancıya doğru çevirip gülümsemiş. 

-Tabi, gösteririm. Buyrun öncelikle bize gidelim, diyerek misafirleri evine davet etmiş.



Hep birlikte Bilgin Dede'nin evine gitmişler. Bilgin Dede, misafirlerini dinlenmeleri için bir odaya almış. Bu sırada kendisi de birbirinden lezzetli yemekler, tatlılar hazırlamış. Yemek hazır olunca misafirleri sofraya çağırmış. Bu sırada kapı çalmış ve Bilgin Dede'nin diğer misafirleri de gelmiş. Kapıdan içeri girer girmez bu misafirler ilk önce Bilgin Dede'ye daha sonra da birbirlerine iltifatlar etmişler. Birbirlerini çok sevdiklerini söyleyerek yerlerine oturmuşlar.

Bilgin Dede masaya ilk olarak lezzetli, mis kokulu bir çorba getirmiş. Her misafire sapları yaklaşık 1 metre uzunluğunda olan tahta kaşıklar vermiş. Yemeğe başlamadan önce de 

-Kaşıkların sadece uç kısımlarından tutmaya izin var. Buyrun afiyet olsun, demiş.  

Misafirler önce kasedeki çorbaya daha sonra uzun saplı kaşıklara bakmışlar. Ne kadar uğraşsalar da bir türlü çorbayı içmeyi başaramamışlar. En sonunda pes edip karınları aç bir şekilde evlerine gitmişler. Yemek masasında olanları izleyen yabancılar, ne olduğunu yine anlamamış. Bilgin Dede;

-Bugün gördüklerinizi aklınızda tutun ve yarın akşam yine yemeğe bana gelin, demiş.

Yabancılar anlam veremeseler de daveti kabul ederek kalacakları yere gitmişler. Ertesi gün akşamı iple çekmişler. Akşam yemeği saati gelince sabırsızlıkla Bilgin Dede'nin evine gitmişler. Bilgin Dede kapıyı açıp yabancıları içeri almış. Yine bir önceki akşam olduğu gibi nefis yemekler ve özenli bir sofra hazırlamış. O akşam yine misafirleri varmış. Ancak bu seferki misafirleri diğerlerinden farklıymış.

Misafirlerin her biri güler yüzlü insanlarmış. Hepsi nazikçe birbirini selamlayıp yemek masasına oturmuşlar. Her birinin önüne bir kase çorba koyan Bilgin Dede, yine uzun saplı kaşıkları vermiş. Yalnızca uçlarından tutmaya izin var kuralını da hatırlatıp, "Afiyet olsun" demiş.

Masadakiler besmele çektikten sonra uzun saplı kaşıklar ile kaselerinden çorba almış. Hiç düşünmeden aldıkları çorbayı karşılarında oturan arkadaşlarına uzatmış. Yemek boyunca hep bu şekilde devam etmiş ve her biri Bilgin Dede'nin evinden tok olarak ayrılmış. 

Misafirleri gittikten sonra Bilgin Dede, yabancıların yanına gitmiş...

-Sevgi, yanlızca dilinde olanlar ile kalbinde taşıyanların arasındaki farkı gördünüz mü? Sadece dilinde sevgi olanlar, ilk olarak birbirlerine iltifat etti. Yemek söz konusu olunca ise sadece kendilerini düşündüler ve bir lokma dahi yiyemeden masadan ayrıldılar. Bu akşamki misafirlerim ise sevgiyi gönüllerinde taşıyan insanlardı. Onlar sözleri ile belli etmeseler bile ilk önce karşılarındakileri düşündüler. Ve böylece hem kendileri doydu, hem de karşılarındaki insanlar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Altın Yumurtlayan Tavuk

Zeynep ve Havuç

En Güzel Kız Bebek İsimleri ve Anlamları