Banyo Sevmeyen Yünlü
-Benim banyoya ihtiyacım yok. Keçiler gibi dağa tırmanıp tozlanmıyorum, kediler gibi sürekli yerde yuvarlanmıyorum ve köpekler gibi de her bulduğum suyun içine dalıp yıkanmıyorum. Yani, anne ve babacım ben kirlenmiyorum. Kirlenmediğim için de yıkanmam gerekmiyor, diyormuş.
Annesi;
-Sadece kirlenince temizlenmek için yıkanılmaz Yünlü. Büyümek, daha sağlıklı olmak için de yıkanmak gerekli, dese de Yünlü bir türlü ikna olmuyormuş.
Annesi en sonunda;
-Tamam Yünlü, sen kazandın. Artık banyo vakti geldiğinde sana haber vermeyeceğim. Sana yıkanman konusunda baskı yapmayacağım. Yıkanmadığın için de kızmayacağım. Her zaman yaptığım gibi zorla yıkamayacağım.Madem ihtiyacın yok tamam yıkanma, demiş.
Yünlü, annesinin sözlerine çok sevinmiş. Ailesi ile banyo konusunda da anlaştığı için çok sevinmiş. O günden sonra annesi dediğini yapmış. Banyo vakti geldiğinde Yünlü'ye haber vermemiş, onu çağırmamış. Yünlü, halinden memnun, banyo yapmadan günlerini geçirmiş. Yıkanmadığı için dere kenarına da gitmiyor, hali ile kendisini de göremiyormuş.
Bir gün Yünlü arkadaşları ile oynarken bir arkadaşı,
-Ben yemeklerimi sizden daha fazla yedim, daha güzel oldum, demiş.
Yünlü buna kızmış ve cevap vermiş.
-Hiç de bile. Bende çok yemek yiyorum bende büyüdüm.
-Sen mi, sen aramızda en küçüksün Yünlü, baksana yünlerin bile yok neredeyse.
-Hayır, benim yünlerim var, bana boşuna Yünlü ismini vermemişler. Çok güzel yünlerim var benim.
-Doğduğunda öyle olabilirsin ama artık yünlerin çok çirkin ve sende çok küçüksün. İnanmazsan derede bak kendine.
Yünlü, arkadaşının sözleri üzerine koşa koşa dere kenarına gitmiş. Derede kendine bakmadan önce;
-Kesin beni kıskanıyor, ondan öyle dedi, diye söylenmiş. Başını hafifçe dere üzerine eğdiğinde gözlerine inanamamış.
-Hey, bir yanlışlık olmalı. Bu ben olamam. Bu yünlerim, bu başım, rengim. Bana ne olmuş böyle...
Yünlü, olduğu yere oturup ağlamaya başlamış. O sırada banyo vakti gelen arkadaşları anne ve babaları bile birlikte dere kenarına gelmişler. Onu görünce ne olduğunu sormuşlar. Yünlü görüntüsünün neden böyle olduğunu sormuş. Anne koyun;
-Yünlücüm, biz büyükler ve arkadaşların düzenli olarak yıkanıyoruz. Kirlenmesek bile yünlerimizin daha güzel görünmesi, renginin değişmemesi için mutlaka yıkanıyoruz. Sen galiba yıkanmayı unuttun.
-Hayır, unutmadım. Ben çamura yatmadığım için kirlenmiyorum diye yıkanmıyordum.
-Öyle olur mu hiç Yünlücüm. Çamura yatmasan bile rüzgarla uçan tozlar yünlerine yapışır ve kirlenirsin. Sonra da yünlerin başına yapışır ve sanki yok gibi görünürler. Aslında yünlerin hala başında. Ve rengin de hala beyaz senin. İstersen arkadaşların ile birlikte derede yıkan eski yünlerine kavuş.
Yorumlar
Yorum Gönder